Erenlere Aşkı Sordum

Anasayfa » Gönül Sohbetleri » Erenlere Aşkı Sordum
share on facebook  tweet  share on google  print  

Erenlere Aşkı Sordum

"Gönül Sohbetleri" için, toplam 1 sonuç arasından 1 - 1 arası sonuçlar
Erenlere

Aşkı şarkılarda dinlerdim önceleri… Türkülerde hep aşk vardı, şiirler en güzel aşkı anlatırdı... Bense hiç şarkılarda anlatıldığı gibi yaşamadım aşkı. Ama duyguların dilini duyumsadım hep.

 

Başka insanların acılarında, sevinçlerinde buldum yüreğimi çok zaman. Kendi acılarıma olduğu kadar onların acılarına da ağladım, umutlarıyla umutlandım. Ve bütün duyguları en üst boyutta yaşadım.  Hiç gem vurmadım yüreğime. Vurmak da istemedim. Bütün duygular alabildiğine yaşanmalıdır, diye düşündüm hep... Duygu yoksa hayat yoktu bana göre… Başkasının acısına ağlayamıyorsam eğer ve mutlu olamıyorsam gülen gözler gördüğümde, hayatın anlamına müdrik olur muydum o zaman? Hiç anne olmamışken ben, bir anne gibi şefkat duyabiliyorsam bir bebeğe, hiç aç kalmamışken açlığı hissedebiliyorsam her zerremde, ya da hiç âşık olmamışken aşkı dökebiliyorsam dizelere, işte o zaman duyumsuyorum demek ki hayatı alabildiğine... 

 

Ve bir gün “aşk nedir?” diye sordum yüreğime. Dinledim sessizce; inerek taa derinlerine. “Sen aşkı başka türlü yaşamalısın” diyordu kalbim, “dayanamazsın sevdiğini yitirmeye. Sen tutkunun değil, başka bir aşkın aşığı olmalısın. O aşk ki her şeyin üstünde. O senden asla vazgeçmeyecek; sen ondan vazgeçmedikçe... Öyle bir aşk olmalı ki yaşadığın, her geçen gün ayrı bir güzellik, ayrı bir erdem katmalı gönlüne... Sevgiyi ondan öğrenmelisin. En güzel bahçelerin en güzel gülleri arasında olmak istiyorsan, onu tanımalısın önce. Karamsarlık, pişmanlık, hüsran olmamalı senin aşk hikâyende... Yepyeni filizler vermelisin sevgi üstüne, umut çiçekleri dağıtmalısın. Sen aşkı bir başka yaşamalısın, baharı bir başka solumalısın yüreğinde...  Bir bahar var ki; renkleri hiç solmayan... Bir aşk var ki; acısı yürek yakmayan... Bir aşk ki yolu yalnızca mutluluğa açılan... O aşkta da hasret var elbet, o aşkta da yanar yürek... Lâkin onda yangın başkadır, ateşi küle dönmez. Her alev bir gül bırakır düştüğü yere. Kan kırmızı sevda bahçelerine açılırken gözlerin, her gül yeni bir güzellik katar yüreğine... Ve çoğalırsın her geçen gün sevgiye...”


İşte kalbim aşkı böyle tanımlıyordu...  Ve ben o aşkı aradım durdum yıllar boyu... Bu süre sonunda da öğrendim ki her bedende bir hazine saklı, her kilitli kalbin içi aslında işlenmeye hazır cevherle dolu. Siz o kilidi açacak anahtarı buluncaya dek elbette.
 İşte o anahtarı bulmuş erenler… Gönül kapılarını açan anahtara öylesi boyun eğmişler. Aşkı aşkın sahibinden öğrenip, ona gönül vermişler. Her cevher dolu sandık, paha biçilmez mücevherlere dünüşmüş en sonunda... Işıltıları öylesine göz kamaştırmış ki, her biri geceyi aydınlatan birer yıldız olup uzanmış gökyüzüne.

Ve bir vakit geldi erenlere sordum aşkı…

Dediler ki: “Aşk, benliğini sıfırladığın noktada zirvededir.  Yolun başlangıcı ise o aşkın önünde eğilmektir
.” 

Ve işte eğiliyorum gerçek aşkın önünde, soluğum aşk olsun istiyorum, her sözüm aşka kaim, her halim aşk içre olsun…  


Ve istiyorum ki ben, hep o aşkı konuşalım sizlerle…

Bir sonraki gönül sohbetimizde buluşabilmek ümidiyle...   

Mehtap Alperen

 

 


Tür : Diğer Tarih : 11.04.2011
[ Tüm yazılara ulaşmak için burayı tıklayınız. ]
Üye Girişi
e-posta
Parola
Beni hatırla
 
Araçlar
       
facebook  googleplus  Twitter  Delicious  Digg this