Kur'ân-ı Kerim » 34/SEBE-19
فَقَالُوا رَبَّنَا بَاعِدْ بَيْنَ أَسْفَارِنَا وَظَلَمُوا أَنفُسَهُمْ فَجَعَلْنَاهُمْ أَحَادِيثَ وَمَزَّقْنَاهُمْ كُلَّ مُمَزَّقٍ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ
Fe kâlû rabbenâ bâidbeyne esfârinâ ve zalemû enfusehum fe cealnâhum ehâdîse ve mezzaknâhum kulle mumezzak(mumezzakın), inne fî zâlike le âyâtin li kulli sabbârin şekûr(şekûrin).
34/SEBE-19: Fakat onlar: "Rabbimiz, seferlerimizin arasını uzak kıl." dediler. Ve kendilerine zulmettiler. Böylece onları (nesilden nesile anlatılan) "hadîs" kıldık Ve onları tamamen parça parça dağıttık. Muhakkak ki bunda, çok sabredenlerin ve çok şükredenlerin hepsi için elbette ayetler (ibretler) vardır. (İmam İskender Ali Mihr) | 34/SEBE-19: Buna karşı onlar «ya rabbenâ, seferlerimizin arasını uzaklaştır» dediler ve nefislerine zulmettiler. Biz de onları efsanelere çevirdik ve temamen didik didik dağıttık, şübhesiz ki bunda çok şükredecek her sabırlı için elbette âyetler var (Elmalılı Hamdi Yazır) |
1. | fe | : o zaman, böylece, buna rağmen, fakat |
2. | kâlû | : dediler |
3. | rabbe-nâ | : Rabbimiz |
4. | bâid | : uzak kıl |
5. | beyne | : arası |
6. | esfâri-nâ | : seferlerimiz |
7. | ve zalemû | : ve zulmettiler |
8. | enfuse-hum | : kendi nefslerine |
9. | fe | : o zaman, böylece, buna rağmen, fakat |
10. | cealnâ-hum | : onları kıldık |
11. | ehâdîse | : hadîs, nesilden nesile anlatılan sözler (efsane) |
12. | ve mezzaknâ-hum | : ve onları parçaladık, dağıttık |
13. | kulle | : hepsi, bütün, tamamı |
14. | mumezzakın | : parçalanmış olarak, parça parça |
15. | inne | : muhakkak |
16. | fî zâlike | : işte bunda vardır |
17. | le | : elbette |
18. | âyâtin | : âyetler |
19. | li kulli | : hepsi için |
20. | sabbârin | : çok sabreden |
21. | şekûrin | : çok şükreden |
İmam İskender Ali Mihr KKDO: %100,0 | Fakat onlar: "Rabbimiz, seferlerimizin arasını uzak kıl." dediler. Ve kendilerine zulmettiler. Böylece onları (nesilden nesile anlatılan) "hadîs" kıldık Ve onları tamamen parça parça dağıttık. Muhakkak ki bunda, çok sabredenlerin ve çok şükredenlerin hepsi için elbette ayetler (ibretler) vardır. |
Elmalılı Hamdi Yazır KKDO: %94,5 | Buna karşı onlar «ya rabbenâ, seferlerimizin arasını uzaklaştır» dediler ve nefislerine zulmettiler. Biz de onları efsanelere çevirdik ve temamen didik didik dağıttık, şübhesiz ki bunda çok şükredecek her sabırlı için elbette âyetler var |
Tefhim-ul Kuran KKDO: %91,6 | Onlar ise: «Rabbimiz, seferlerimizin arasını aç (şehirlerimiz birbirine çok yakındır)» dediler ve kendi nefislerine zulmetmiş oldular. Böylece biz de onları efsaneler(e konu olan bir halk) kıldık ve onları darmadağın edip dağıttık. Hiç şüphe yok bunda, çok sabreden ve çok şükreden herkes için gerçekten ayetler vardır. |
Ali Bulaç KKDO: %90,9 | Onlar ise: "Rabbimiz, seferlerimizin arasını aç (şehirlerimiz birbirine çok yakındır)" dediler ve kendi nefislerine zulmetmiş oldular. Böylece biz de onları efsaneler(e konu olan bir halk) kıldık ve onları darmadağın edip dağıttık. Şüphesiz bunda, çok sabreden ve çok şükreden herkes için gerçekten ayetler vardır. |
Ömer Nasuhi Bilmen KKDO: %89,9 | Fakat onlar: «Rabbimiz! Bizim seferlerimiz arasını uzaklaştır» dediler ve nefislerine zulmettiler. Biz de onları dillere destan ettik ve onları büsbütün parçalamakla parçaladık. Şüphe yok ki, bunda her bir sabreden, şükreyleyen için elbette ibretler vardır. |
Ahmed Hulusi KKDO: %89,0 | "Rabbimiz, sefer alanımızı uzat - yay" dediler ve nefslerine zulmettiler. . . Biz de onları anlatılan ibretlikler kıldık ve onları darmadağın ettik. . . Muhakkak ki bu olayda çok sabreden ve çok şükreden herkes için elbette işaretler vardır. |
Ali Fikri Yavuz KKDO: %88,8 | Buna karşı onlar: “-Ey Rabbimiz! (çok kâr yapabilmemiz için bulunduğumuz bu şehirle, mal getirdiğimiz o bereketli şehir arasındaki mesafeyi), seferlerimizin arasını uzaklaştır.” dediler ve nefislerine zulmettiler. Biz de onları, (kendilerinden sonra gelenlerin dillerinde dolaşan) masallara çevirdik ; ve kendilerini (başka yerlere göç suretiyle) darma dağınık ettik. Şübhesiz ki bunda, çok şükreden her sabırlı için ibretler vardır. |
Edip Yüksel KKDO: %87,6 | 'Rabbimiz, seferlerimizin arası uzaklaştı,' diyerek kendilerine zulmettiler. Sonunda onları darmadağın edip tarihe gömdük. Her sabırlı ve şükreden kişi için bunda dersler vardır. |
Diyanet İşleri KKDO: %79,1 | Onlar ise, “Ey Rabbimiz! Yolculuğumuzun konakları arasını uzaklaştır” dediler ve kendilerine zulmettiler. Biz de onları ibret kıssalarına çevirdik ve kendilerini darmadağın ettik. Şüphesiz ki bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır. |
Yaşar Nuri Öztürk KKDO: %77,9 | Ama onlar, tutup şöyle dediler: "Rabbimiz, seferlerimizin arasını uzaklaştır!" Böylece kendilerine zulmettiler de biz de onları efsaneler haline getirdik; hepsini darmadağın ettik. İşte bunda, gereğince sabreden, yeterince şükreden herkes için elbette ibretler vardır. |
Diyanet Vakfi KKDO: %76,8 | Bunun üzerine: Ey Rabbimiz! Aralarında yolculuk yaptığımız şehirlerin arasını uzaklaştır, dediler ve kendilerine yazık ettiler. Biz de onları, ibret kıssaları haline getirdik ve onları büsbütün parçaladık. Şüphesiz bunda, çok sabreden ve çok şükreden herkes için ibretler vardır. |
Bekir Sadak KKDO: %70,6 | Ama onlar: «Rabbimiz! Yolculuklarimizin mesafesini uzak kil» deyip kendilerine yazik ettiler. Biz de onlari efsane yapiverdik, darmadagin ettik. Dogrusu bunlarda, pek sabreden ve cok sukreden kimseler icin dersler vardir. |
Fizilal-il Kuran KKDO: %70,4 | Fakat onlar «Ey Rabbimiz! Seferlerimizi uzun aralıklı yap!» diyerek kendilerine yazık ettiler. Bunun üzerine onları dillere düşürdük, toplumlarını parçalayarak öteye beriye dağıttık. Hiç kuşkusuz sabırlıların ve şükredenlerin bu olaylardan çıkaracakları bir çok dersler vardır. |
Diyanet İşleri (eski) KKDO: %68,4 | Ama onlar: 'Rabbimiz! Yolculuklarımızın mesafesini uzak kıl' deyip kendilerine yazık ettiler. Biz de onları efsane yapıverdik, darmadağın ettik. Doğrusu bunlarda, pek sabreden ve çok şükreden kimseler için dersler vardır. |
Abdulbaki Gölpınarlı KKDO: %67,0 | Rabbimiz dediler, gidip geleceğimiz yerlerin aralarını uzaklaştır ve kendilerine zulmettiler, derken onları masala çevirdik, paramparça ettik onları; şüphe yok ki bunda, adamakıllı sabreden ve iyiden iyiye şükreden her kişiye deliller var elbet. |
Celal Yıldırım KKDO: %66,9 | Onlar ise (bu bereket, güven ve rahatlığı anlayamadılar da) «Ey Rabbimiz! Yolculuğumuzun konaklarını (birbirinden) uzaklaştır» dediler ve böylece kendilerine haksızlık ettiler. Biz de onları bu yüzden dillerde dolaşan masallara çevirdik ve parçalayıp dağıttık. Şüphesiz ki bunda çokça şükredebilen her çok sabırlı kimse için öğütler ve ibretler vardır. |
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 |